Çok zor zamanlardan geçtik ve geçmeye devam ediyoruz. Kriz bildiğimiz ekonomik krizlerden çok farklı çünkü aynı zamanda sosyal bir kriz yaşıyoruz! Ne olduğumuza ne kadar zengin olduğumuza ne kadar eğitimli olduğumuza bakmadan hepimiz evlerimize ve ekran önlerine hapis olduk.
Bu dönemde hem özel hayatımızda hem iş hayatımızda yaşadığımız dönüşümler inanılmaz ve bunlar bize önceden anlatılsaydı muhtemelen “imkansız” derdik ama oldu ve her gün içinden geçiyoruz. Korku her yerimizi sardı ama ayakta durmaya ve birilerine liderlik etmeye devam ediyoruz. Kolay değil onca yıldır işe yarayan birçok şey artık işe yaramıyor, bildiklerimizin çoğu çöp ve biz yeniden öğrenmeye mecbur kalıyoruz. Tabi ki zorunda kalınca hem maddi hem manevi maliyeti çok daha yüksek oluyor ve kimileri bu bedelleri hafif atlatırken kimileri altında eziliyor. Kolay değil bu dönemde liderlik etmek ve fırtınada iken sakin sularda imiş gibi gemiyi yüzdürmek.
Yıllardır konuştuğumuz kavramları her gün yeniden anlamak zorunda kalıyoruz ve yakın zamana kadar konuştuklarımız birer birer kulaklarımızda çınlıyor: kültürel dönüşüm yapmalıyız, çevik olalım, inovasyon yapalım, işlerimizi dijitalleştirelim vb. bunlar gibi ne çok “lakırtı” vardı öyle değil mi? Şimdi öncelik vermek istemediğimiz, yarına hazırlanmak yerine günlük operasyonlara boğulduğumuz ve çalışanlarımızın kalitesinden ziyade maliyetlerine odaklandığımız, satış ve karlılık baskısı ile her günü kolayca harcadığımız, her şeyin rakamlar olduğunu sandığımız bir dönemin sonuna geldik!
İşte Covid CEO işte yeni dünya – ya adapte olacağız ya da yok olacağız
Yönettiğimiz işletmeler bu dönemde sektörel bazda genelde üçe ayrılsalar da (Covid’den pozitif etkilenenler, Etkilenmeyenler ve negatif etkilenenler) temelde odaklanılması gereken bazı başlıklar var ki bugünleri kolay atlatalım ve geleceğe bu sefer daha iyi hazırlanalım. Bunların neler olduğunu bilsek de bu dönüşümün BEN’de başladığını ve önce bireylerin sonra takımların dönüşerek işletmelerin gelişmelere adapte olması gerektiğini çoktan fark ettik. Peki Covid CEO’lar olarak hangi konularda hangi bildiklerimizi bırakıp yeniden öğrenmeliyiz?
Pazar bakış açımızı gözden geçirmeliyiz; önce ihtiyaçlar değişir, o zaman pazar değişir ve müşteriler bu pazarın içindedir. Bunlar mevcut ve potansiyel müşterilerdir; özellikle bu dönemde var olanı korumalı potansiyel olanları kazanmalıyız. Müşteriyi anlamak için önce müşterilerin ihtiyaçlarını anlayarak başlamalıyız ve değişenleri erkenden görerek müşteri kaybetmenin önüne geçmeliyiz. İster B2C ister B2B iş yapalım fark etmez- ihtiyaçlar iş yaptığınız insanlarla ilgilidir ve şu anda herkes zor durumda ve eski alışkanlıkları değiştirmek için kolektif düşünerek ilerlemeliyiz.
Yetkin çalışanlar ve gençler ile ilgili fark edeceklerimiz; şu anda özellikle beyaz yaka çalışanların çoğunluğu zamanlarını ekran karşısında ve evinde geçiriyor. Çalışanların çalışma süreleri çok ciddi değişmiş durumda – daha verimli mi olduk yoksa daha verimsiz miyiz sorusu herkesin aklını kurcalıyor. İşini bilen yetkin çalışanların önemini iyice anlamış olmalıyız! Bir de gençlerimiz var çoğu zaman dinlemeyi seçmediklerimiz, şu anda onları dinlemenin tam zamanı ve onların bakış açısını tecrübelerimizle harmanlayarak nokta atışı hareketler bulmanın zamanı. Nitekim kriz ve fırsat kardeş ise şu anda fırsatların sayısı da az değil diye düşünmeliyiz.
Nakit akışı en önemli gündemimiz; kar veya zarardan çok nakit akışına odaklanarak iş yapmanın çok önemli olacağı dönemlerdeyiz, operasyona inmeliyiz ve gerektiğinde önlüklerimizi takmalıyız – ancak oralarda çok takılmadan delege etmeli ve hemen stratejik işlerimize geri dönmeliyiz. Bugünü kurtarmadan yarına gidemeyiz, yarına hazırlanmadan geldiğimiz yolun bedeli çok ağır olmadı mı? Bunu kabul etmeliyiz ve bu hatayı tekrar etmemeliyiz.
A, B belki C senaryolarımızı hazırda tutmalıyız; her şeyin her anlamda bu kadar dönüştüğü bir ortamda en iyi senaryomuza gitmeliyiz, ölçülebilir riskler alarak denemelerden yılmamalıyız ve sürekli yeni yollarla A senaryomuzu zorlamalıyız, ancak işler sarpa sardığında B senaryomuz hatta C senaryomuza geçmek üzere hazırlıklı olmalıyız.
Sadece rakamlarla değil duygularla da yönetmeliyiz; rakamlar bugün çok önemli ama insanları sadece rakamlarla ifade edemeyiz, duyguların olduğu herkesin kolektif bilinç ile iş yaptığı ve güvenin işletmede hissedildiği bir kültür yaratmalıyız.
Bilmediklerimizi danışarak öğrenmeliyiz; işletmeler danışmanlara para ödemeyi sevmez ama Covid CEO’ları olarak bu kuralı değiştirmeliyiz. İhtiyacımız olan konuda en yetkin kişilerle anlaşıp bilmediğimiz alanlarda çok hızlı “bilgi ithalatı” yapmalıyız. Bilgiyi işleyerek sisteme aktarmalı danışmanların tasarlanan işi yapmayacağını bilerek hareket etmeliyiz ve deneyimlerle akıl yolunda işletmenin entelektüel sermayesine katmalıyız.
Sektörler arası Covid CEO’lar olarak birbirimize ilham olmalıyız; rekabet yerine iş birliğine girmeyi denemeliyiz. Eski alışkanlıklarımızı bırakıp duygusal olmaktan vazgeçip ortak akıl ve kolektif bilinç ile yardımlaşmayı doğal hale getirmeliyiz. Herkesin hayrına olana hizmet ederek toplumun kalkınmasına aracı olmalıyız ve bizi izleyenlere iyi birer rol model olmalıyız.
Bütün bunları bilsek bile şunu en başta kabul etmeliyiz; dönüşümler bireyde başlar takımlarda gelişir ve işletmelerde yer bulur. Dönüşümlerde yeni döneme adapte olmak için yapılması gerekenler tüm çalışanların sorumluluğu ama baş sorumlusu Covid CEO’ları olarak bizleriz.
Her şeyin temelinde işletmenin kültürün olduğunu unutmadan, insana ve yarına yatırım yapan cesur hamleleri hayata geçiren Covid CEO’lar işte biziz! İşimizin başındayız ve dönüşümün liderliğini yapmaya hazırız!
Comments